5 Ocak 2012 Perşembe

Çok Üzgünüm Anne



Üzgünüm anne. Senin istediğin gibi biri olmayı istemediğim için çok üzgünüm. Keşke beni gerçekten anlayabilseydin. Ben kendimi hep anlattım sana, ama sen hep başka şeyler duymak istiyordun benim ağzımdan. Duymanı istediğin şeyleri söylemediğim için üzgünüm anne.

Ben böyleyim anne, beni böyle kabul et. Bir başkası olmamı isteme benden. Benim sadece bulunduğum topluma değil, bütün dünya sistemine karşı oluşumu, kendime özgülüğümü takdir etmeni bekledim hep. Sen ise hep benim sevmediğim örnekleri örnek gösterip acıttın canımı. Bir sürü şey yaşadım senden uzakta olduğum dönemlerde, bir sürü şey atlattım. Bir sürü dert çektim. Bir sürü kazık yedim. Aşağılandım, küçük düşürüldüm, kenara itildim, adam yerine konmadım. Ama en çok sen benim istediklerimi küçümsediğinde yanıyor canım. Hiç kimse acıtmıyor beni bu kadar. Çünkü ben 4 tarafı yalnızlıkla çevrili olan şu küçük dünyamda en çok aileme güvendim. Sen de bana güven istedim. Saygı duy istedim. Kendimi sana anlatmaya çalıştığımda "Ne diye doğurdum seni bilmem ki?" dedin ya hani, kaçtı ağzından, farkında olmadan. Hatırlıyor musun? Doğmayı ben de istemezdim ama artık çok geç, üzgünüm anne.

Benim farklı bir dünyam var. Senin gördüklerinin olmadığı, görmediğin şeylerle bezeli bir dünyam var. Benim böyle olmamın sebebi sen değilsin, babam da değil. Ben böyleyim, farklıyım. Çevrendeki insanlar gibi değilim, olamam da. Mutlu olmamı istiyorsun ama ben öyle mutlu olamam anne. Benim mutluluğum ne biliyor musun? Hani sana söylediğimde burun kıvırıp küçümsediğin şey: Özgürlük... Özgürlüğüne düşkün bir adam olduğum için çok üzgünüm anne.

Okulu bıraktığım için üzgünüm. Bitirmemi istediğin bölümden mezun olmayıp, olamayıp; öğrenim hayatımın boynunu kestiğim için özür dilerim. Sistemi reddettiğim için, bir parçası olmayı istemediğim için, senin deyiminle "Sülalede üniversite mezunu olan ikinci kişi" olmayı teptiğim için çok üzgünüm anne. Ben böyle bir hayat istemiyorum.

Uzun süre çalıştığım işi bırakıp eve döndüğüm için de çok üzgünüm. Hani sana anlatmıştım ya, "Yaptığımız şey apaçık dolandırıcılık, ben bunun parçası olamam daha fazla" diye. Hani sen de demiştin ya "Kafalarını çalıştırsalar da size inanmasalar, senin bir suçun yok" diye; sırf para kazanmam için insanların duygularını ve emeklerini çalmamı mübah görmüştün ya... Ben öyle göremediğim için çok üzgünüm anne...

Gidip sigortalı bi işte çalışmadığım için, bir hiç uğruna kodaman patronlara kölelik yapmayı reddettiğim için, hayalimdeki şeyleri yapmaya uğraştığım için üzgünüm. Olmak istediğim kişi olmaya çabaladığım için çok üzgünüm anne.

Devlet denen ve benim reddettiğim bir kurum tarafından zorla ömrümün bir kısmının çalınmasını, silah altına alınmayı, silah tutmaya mecbur bırakılmayı, başka bir insanı öldürmeyi, komutanlar tarafından aşağılanmayı, dayak yemeyi, yine onlar tarafından sana küfür edilmesini reddettiğim için, bu reddim yüzünden yargılanıp hapse gireceğim için üzgünüm. Özgürlüğümü istedim diye işkenceye uğrayacağım, hakaretlere maruz kalacağım, sindirilip susturulmaya çalışacağım için çok üzgünüm anne. 

Kazara bu yazı okunduğunda türk ceza kanununun 318. maddesi uyarınca halkı askerlikten soğutma sebebiyle hapse atılacağım için, fikirlerimi ve düşüncelerimi insanlarla paylaştım diye suçlu sayılacağım için, barış sevdalısı olduğum için üzgünüm anne.

Maddi dünyadan kendimi soyutladığım, toplumun geri kalanı gibi itaat edip "çalış,kazan,tüket" kombinasyonlu kısır döngüye dahil olmadığım, doğaya ve doğallığa aşık olduğum için özür dilerim.

Senin beni doğurduğun günkü o çırılçıplak masumiyetimi geri kazanmaya, insan olmanın hakkını vererek insan gibi yaşamaya, hiç kimseye bir zararım dokunmadan gelip gitmeye çalıştığım için üzgünüm anne. Çok üzgünüm.

Hayal ettiğin evlat olamadığım için özür dilerim. Beni affet.


Raymond Dufayel

4 yorum:

  1. Sevgili Okan... Hislerini bu denli yalın bir şekilde ifade etmen karşısında gözlerim doldu. Kimi noktalarda ayrı fikirlere sahip olsak da, tablonun bütününe baktığımda bu topraklarda kendi olma çabası içinde yaşamanın ne demek olduğunu bilirim. Kendi sözünü söyleyememenin, sansürlenme telaşının, ürkütmenin, sindirmenin, tehdidin, yerginin, kapılan köşelerden ahkam kesmelerin... Çemberin dışına itilmenin... Aile, öğretmen, akraba kösteğinin... Ne demek olduğunu bilirim. Yine de, yeni güne selam olsun. :)

    YanıtlaSil
  2. Özürlerimizi annelerimiz kabul etse keşke. Kalıplarımızı kıramıyoruz. İstesek de.. Kıramıyoruz..

    YanıtlaSil
  3. .....seni afettim derdim, eğer af dilenecek bir şey yapmış olsaydın. Ben annenim. Seni sevmem için başarman gerekmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni duygulandırdı ama bu yorum. Sevmiyorum duygulanmayı ben...

      Sil