Yağmur soslu bir dilim güneş.
Sokaklarda fahişeler,
elbiseleri leş.
Belli ki sevmiyorlar aynaları.
Ve müşteri olarak bile almıyorlar aynasızları.
4 yanımda dört duvar.
Çepeçevre orman her yanlarım, çok büyük.
Öyle büyük ki, nerden baksan
seni ilk sevdiğim günden
bugüne kadar...
Biraz tozlu bugün ayakkaplarım.
Dört yanımda 4 duvar.
Tütün havası, kitap kokusu,
masada çürümüş bir çiçek
ve ben varım.
Bir de terkedilmişliklerim var benim.
Sevilmemiş, üzülmüş, unutulmuş, ağlatılmış
liklerim, lüklerim, luklarım ve lıklarım.
Bir sürüler, kumbaramın içinde.
Gelmeyeceğini bilirim bilmesine de
yine de beklerim.
Rüzgar eser, tuz kokar, martı sesi ısırır kulaklarımı,
İstanbul öper yanaklarımı;
kız kulesi saplanır böğrüme.
Sonra uyanırım,
çay suyunu koyar,
fırından sıcacık simit alır gelirim;
kahvaltıya seni beklerim.
Ama gelmeyeceğini bilirim.
Benim mizacım böyle...
yine harikasın raymond....
YanıtlaSilTeşekkür ederim
Sil14 şubat öncesi, oldu mu Raymond Dufayel?
YanıtlaSilAma son kısmı, 3 4 kere okudum sanırım. Sen yazıyorsun ya gidiyoruz işte oralara.
Esas böyle bir tarihte daha güzel oldu bence =)
Silsen inanılmazsın!
YanıtlaSilYok, o kadar değilimdir ya. Muhteşem olduğumu biliyorum ama inanılmaz diyince çok büyük geldi =))
SilÖzgüvenin hariç çok iyisin :)
YanıtlaSilÖzgüvenim hariç çok iyiyim. Özgüvenim de dahil olduğu zaman muhteşem oluyorum zaten. hehe..
Sil