21 Şubat 2012 Salı

Travma

Boyası akmış eski bir otel odasına sinen ağır rutubet kokusu
ve pantolonumun cebinde yürüyüşüme ritim tutan bir kaç mâdenî para.
Tozla kaplı aynanın camındaki tırnak izleri öyle bâriz ki,
bir kadının nârin parmaklarının vahşiliğine uzanıyor çizgiler.
Yerdeki kırık şarap şişesinde bir târih var.
Tam okuyamıyorum amaaa...
Bindokuzyüzaltm...
Offf!
Her şey bulanık...


Yanaklarımdan aşağıya ince damarlar halinde sıcaklıklar süzülüyor.
Sakallarıma karışıyor ve gömleğime damlıyorlar.
Parkinson hastası bir hattatın ilk eseri gibi gömleğim,
anlamsız ve dağınık kırmızı lekelerle bezenmiş.
Taşı kırılmış bir yüzük var yerde ve iç kısmında bir isim.
Tam okuyamıyorum amaaa...
B.. Bu...
Offf!
Her şey bulanık...

Zar zor ayakta duruyormuş izlenimi veren siyaha yakın kahvelikteki komodin,
hesabı kesmek için bekleyen bir komi gibi bekliyor,
üzerindeki kağıt parçasıyla.
Yavaşça yaklaşıp alıyorum kağıdı.
Sakallarımdan kızıl damlalar damlıyor kağıdın üstüne,
nokta koyuyor adeta.
Kağıtta rakamlar var sanırım.
Tam okuyamıyorum amaaa...
534 567...
Offf!
Her şey bulanık...

Bir sigara iyi gider şimdi.
Bağlarım kalbimi dumanına, alır götürür gökyüzüne.
Kırmızı şarap burukluğuna emanet ederim yüzümü asan her şeyi.
Ama şu an beynimi tik-taklarıyla delmeye çalışan saatle savaşmalıyım.
Kaç olmuş?
Tam okuyamıyorum amaaa...
04... 04:57 sanırım.
Off!
Her şey bulanık...


2 yorum:

  1. ilhamına ve yeteneğine hayran kalıyorum
    tam dibine varacağım anda kelimeler sonlanıyor
    off!
    hepsi bana kısa geliyor...

    YanıtlaSil